İstanbul Anadolu
İstanbul Avrupa
Ankara
İzmir
Antalya
Bursa
Sakarya
Kocaeli
Manisa
Antalya
Balıkesir
İş kazaları, ekonomik ve sosyal sonuçları sebebiyle ülkemiz için gerçekten büyük bir sorun olarak bilinmektedir. Türkiye’de senelik ortalama olarak 75000 iş kazası meydana gelmektedir. Bunun sonucunda 1152 çalışan hayatını kaybetmekte, 1888 işçi ise hayatını sakat olarak devam ettirmektedir. İş kazalarının Türkiye ‘ye senelik bedeli ise 40 Milyar TL civarlarındadır. İş kazalarının %98’i, meslek rahatsızlıklarının ise hepsi önceden önü kesilebilir niteliktedir. Bu hastalıkları önlemenin yolu ise İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi’nden geçmektedir.
Dünyada ve ülkemizde iş kazaları önemli bir sorun olarak görülmektedir. İş kazaları binlerce kişinin hayatını kaybetmesine, sakat kalmasına ve önemli ekonomik kayıplara yol açmaktadır. İş kazaları, tüm ülkelerin genel problemi olması sebebiyle, gereken tedbirlerin alınmasıyla birlikte belirli ölçülerde azaltılabilir. Bu tedbirlerin alınmasında eksik kalan ülkeler iş kazası problemlerinden daha yüksek oranda etkilenmektedir.
Son zamanlarda Türkiye’de iş güvenliği ve sağlığı sektöründe yapılan ayarlamalara paralel olarak iş kazalarının görünme sıklığında azalmanın olduğu bir gerçektir. Ama ülkemiz yinede gerek genel kaza yoğunluğu gerekse de ölümlü kaza yoğunluğu açısından Avrupa’da en düşük performansı göstermektedir. Hukuksal, teknik ve yönetsel açıdan bazı önlemlerle iş kazaları belirli ölçülerde azaltılabilir. Ama iş kazası yoğunluğunu istenilen seviyeye düşürmek için sadece bu önlemlerin yetemeyeceği de ortadadır. Güvenli bir iş yerinde çeşitli tıbbı, hukuki, teknik ve yönetimsel faaliyetlerin yanısıra, eğitim de önemli bir konudur. İş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenebilmesi için iş sağlığı ve güvenliği konusunda uzmanlaşmış, kalifiye insanlara gereksinim duyulmaktadır.
Teknolojinin inanılmaz bir hızla ilerlemesi ve gelişmesi, kalifiye eleman gücüne duyulan gereksinimi oldukça arttırmıştır. Sonuç olarak çalışana gösterilen değer artmış, disiplinler arası bir bilim olan iş sağlığı ve güvenliği konusu, bugünlerde bağımsız bir bilim alanı haline gelmiştir. İSG, meslek kazaları ve iş hastalıkların sebepleri, sonuçları ve bunların önceden engellenebilmesi için gereken yöntemleri seçmeyi ve uygulamayı hedeflemektedir. İSG’nin gerçek hedefi bilimsel doneler ışığında işçilere daha güvenli ve daha sağlıklı çalışma ortamı yaratmaktır. İSG teknolojideki ilerlemelerden direk olarak etkilendiği için, teknolojideki yeni ilerlemelere ortak olarak dinamik bir biçimde kendi kendini geliştirmeye ve yenilemeye zorunlu hale getirmektedir. İş kazalarına neden olan en önemli sebebin insan unsuru olduğu da göz önüne alındığında, İSG eğitiminin ne kadar gerekli ve önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
İSG İnşaat, Elektrik, Maden, Petro-kimya ve benzeri bir çok Mühendislik alanıyla birlikte, Tıp, Eğitim, Hukuk gibi bilimin çeşitli alanlarından yararlanan çok disiplinli bir bilimdir dalıdır. Bu durum İSG olgusunu zor ve öğrenilmesi zor bir hale getirmektedir. Bununla beraber, birçok bilim alanına göre daha zor ve yoğun uygulamalı eğitime ihtiyaç duymakta, ana konuların öğrenilmesi sürecinde daha uzun bir sureye ihtiyaç duymaktadır. Bu sebeple, Türkiye ‘de halen olan ön lisans, lisans ve yüksek lisans eğitiminin, hem zaman hem de içerik olarak yeterli olduğunu belirtmek mümkün değildir.
Ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi, bütün eğitim aşamalarında oldukça niteliksiz ve yetersizdir. Teknik ve mesleki eğitim veren ortaöğretim kurumlarında İSG ile ilgili herhangi bir eğitimi verilmemektedir. İSG teknikeri yetiştiren bölümler ilk olarak 1996 yılında açılmıştır ve de yaygınlaşmaya başlamıştır. Ama yetişmiş mezun sayısının, Türkiye’nin gereksinimleri açısından gerekli seviyede olduğu söylenemez. Lisans seviyesinde İSG eğitimi sağlayan sadece bir program olup bu program bu yıl bir vakıf üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi bünyesi altında geliştirilmiştir. Bu bölüme daha yeni öğrenci alınmaya başlandığından bu dalda yeni mezunlar bu yıl çalışma hayatına başlayabileceklerdir. Lisansüstü seviyesinde ise yalnızca birkaç üniversitede İş Sağlığı yüksek lisans programı bulunmaktadır. İş Güvenliği, İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi gibi İSG’nin hukuki ve teknik seviyelerini de kapsayan lisansüstü programlar ise daha belirlenmemişlerdir. Karabük ve Kırıkkale üniversitesi gibi bazı üniversitelerin İSG kapsamında lisansüstü eğitim vermek için araştırma ve hazırlık içerisinde olduğu bilinse de henüz YÖK bu üniversitelere program açma izni tanımamıştır. Gazi üniversitesinde de Kazaların Çevresel ve Teknik Araştırmaları adında Fen Bilimleri Enstitüsü içerisinde var olan bir programda Yüksek Lisans ve Doktora eğitimleri öğrencilere sağlanmaktadır.
İş kazaları çok elemanlı bir sorundur, yalnızca denetim ve yasama gibi eski tip devlet fonksiyonlarıyla giderilemez. Kazalarının yüksek ölçüde çalışanlardan yüzünden gerçekleştiğini düşünecek olursak İSG eğitiminin ne kadar gerekli olduğu görülecektir. Türkiye’nin “İş Güvenliği” alanında eğitim almış çalışan gücüne özellikle ihtiyacı vardır. Gerek ön lisans, gerek lisans gerekse lisansüstü alanlarda iş güvenliği ve sağlığı eğitimi sağlayan bölüm ve programların sayısı ve içeriği mutlaka artırılmalıdır. “İş Güvenliği” Türkiye ‘de günümüzde ayrı bir bilim alanı olarak kabul görmeli ve doçentlik dallarında “İş Güvenliği” alanı da mutlaka eklenmelidir. İş güvenliği konusunda profesyonel çalışanlara duyulan gereksinimi sayıca azaltmak isterken kalite faktörü de gözardı edilmemelidir. Gerek şuan eğitim veren ya da yeni açılacak olan programlarda verilen eğitimin kalitesi ve içeriği üzerinde tekrar tekrar düşünülmelidir.
6 Bölge Müdürlüğü ve 200’ün Üzerinde Teknik Kadro İstanbul Anadolu Edirne Mersin
İstanbul Avrupa
Ankara
İzmir
Antalya
Bursa
Sakarya
Kocaeli
Manisa
Antalya
Balıkesir
Kırklareli
Bolu
Karabük
Çankırı
Kırıkkale
Eskişehir
Kırşehir
Aksaray
Konya
Tekirdağ
Karaman
Isparta
Denizli
Burdur
Muğla
Uşak
Kütahya
Bilecik
Aydın
Çanakkale